Mişel Paşa - Türkiye Sahillerindeki Deniz Fenerlerinin Hikayesi
Karadeniz sahillerini gezerken birbirine benzeyen pek çok deniz feneri gördüm. Sinop'taki İnceburun Feneri de, Anadolu'nun en kuzey ucunda bulunmasının dışında, bunlardan sadece bir tanesiydi. Aşağıda bu fenerlerin yapılış hikayesini bulacaksınız.
Heart | 0 | Comment | 0 | Link |
1834'te Avrupa'yı kasıp kavuran kolera salgınından korumak için babası, Blaise Jean Marius Michel'i yanına alıp denizlere açıldı. Yıllar süren açık deniz macerası sayesinde çekirdekten yetişme bir denizci olan Michel, sonunda ülkesine döndü ve Paris Denizcilik Akademisi'ne girdi. Birkaç yılın sonunda deniz subayı olmayı başarmıştı.
Aynı dönemlerde Fransızlar, Osmanlı İmparatorluğu ile Kırım'da Ruslara karşı savaşıyordu. III.Napolyon'un emri ile Jean Marius Michel, Napolyon'un arkadaşı Kont Montenegro'nun Karadeniz'de kayalara bindirmiş gemisini kurtarmaya geldi. Ancak denizdeki sinyalizasyon eksikliği nedeniyle çok zor anlar yaşadı. O sırada Montenegro'yu sağ salim Fransa'ya götürmesinin hayatının akışını değiştireceğini ise tahmin bile etmiyordu.
Bu başarıya imza atması sonucunda Napolyon kendisine "Dile benden ne dilersen" dedi. Blaise Jean Marius Michel'in yanıtı kısa ve netti: "Doğu Akdeniz'de deniz fenerleri inşa etmek istiyorum. Tüm seyahatim boyunca bunun planlarını yaptım."
Gerekli izni aldı ve 1855 yılından başlayarak Osmanlı İmparatorluğu sahillerine deniz fenerleri inşa etmeye başladı. Bunların 120'sinin işletmelerini de kendisi almıştı. 1879'da, modern İstanbul limanının inşasındaki gayretleri nedeniyle kendisine Sultan Abdülmecid tarafından "Paşa" unvanı verildi. Bu gelişmeler sonrası uzun yıllar yaşamını hayran kaldığı İstanbul'da sürdürdü.
Mişel Paşa'nın İstanbul aşkı Güney Fransa'ya döndüğünde de tükenmek bilmedi. Sonunda Marsilya yakınlarında, Toulon cıvarında bulunan Tamaris Koyu'nun tamamını satın alıp, burada yalılar, iskeleler ve Boğaz vapurları inşa ettirdi. Artık sadece siyah-beyaz kartpostallarda kalan o Boğaz vapurlarına ise Bosphorus ve İstanbul adını verdi. 1819-1907 yılları arasında yaşayan denizcinin yarattığı Tamaris, İstanbul Boğazı'na benzerliği ile şimdi bile görenleri hayretler içinde bırakıyor.
Alıntı: Hürriyet Gazetesi - 13.04.2006
Rate this entry's writing | Heart | 0 |
Comment on this entry | Comment | 0 |