July 29, 2002
9. gün: Görele-Trabzon
Bir ara tuhaf bir sesle uyandım. Bir yerlerden pek tanıdık çıtırtılar geliyordu. Işığı yaktım ve yerde kocaman karafatmaların gezdiğini gördüm. Çocukluğumdan beri en nefret ettiğim böcekle 25 sene aradan sonra burada karşılaşmıştım. İkisini terlikle hakladım, ötekiler kaçıştılar. Bu arada gürültüye Enis de uyandı. O da bunları hiç sevmezmiş -kim sever ki? Sabaha kadar ışık yanık olarak oturmaya niyetlendik ama sonunda sızmışız.
Gün ışırken çantaları boşalttık, herşeyi silkeleyerek tekrar doldurduk (yanımıza bir tane almak istemiyorduk). Aşağı indik. Bisikletlerin kilitli olduğu dükkan kapalıydı. Otelcinin zilini uzun uzun çaldık. Nihayet karısı pencereden kafasını uzattı ve "Kocasının köye gittiğini, kendisinde de anahtar olmadığını" söyledi! Böyle bir durum ya komedi filmlerinde ya da kabuslarda olur sanırdım. Sinirden kendimi kaybetmek üzereyken yandaki manavın önerisiyle, dükkanı merdivenlere bağlayan ve daha önce yoklayıp açamadığımız ara kapıyı zorladık, açıldı. Biz de böylece özgürlüğümüze kavuşmuş olduk.
Görele, bu gezimizde gördüğümüz diğer yerleşim merkezlerine göre daha bir az gelişmiş. 27.000 nüfusu var fakat büyük bir köy izlenimi veriyor. Eğer yolunuz buralara düşerse Görele'de konaklama planı yapmayın derim. 17 km önce Tirebolu var, bana kalırsa orada konaklamak daha iyi olur. Görele ile ilgili aklımızda kalan en güzel şey hiç tartışmasız pidesi idi! Akşam yemeğinde yediğimiz kapalı Karadeniz Pidesi parmaklarımızı da yedirdi bize... Pide için tavsiyem: Sahil Yolu'nda Ağa Pide Salonu - Sahibi Rüstem Abdal.
Börek ve çayla kahvaltı yaptık, su-muz aldık ve sıra yola çıkmaya geldi. Seleye oturunca fena halde canım yandı, ama gün ilerledikçe acı azaldı, uyuştu, fazla rahatsız etmez hale geldi.
Yol yine dar, emniyet şeridi yok, yokuşsuz ama henüz rüzgar çıkmadı. Ben de acımı unutmak için pedallara asıldım ve bayağı tempolu bir yolculuğa başladık. 16 km kadar sonra (Eynesil'i geçince) bir tünel var, Eynesil Tüneli. 175 m uzunluğunda, hafif iniş, karanlık ve zemini bozuk. Yolculuk boyunca 5-6 tünele rasladık, otoyol inşaatı kapsamında da pek çok yenisi açılıyor. Onun için, Karadeniz gezisi yapmak isterseniz yanınıza uzaktan görülebilecek güçlü ön ve arka ışıklar alın derim.
Görele'den 40 km kadar uzaklaştıktan sonra bir deniz fenerinin yanından geçtik: Işıklı Feneri. Fenerden az sonra da yol otoyola dönüştü ve artık Trabzon'a kadar hep otoyolda gittik.
Heart | 0 | Comment | 0 | Link |
Saat 13:00 gibi Akçaabat'ta olduk. Köftemizi yedikten sonra dik bir yokuşun tepesinde olan "Orta Mahalle"'ye tırmandık. Safranbolu evlerine benzeyen eski Akçaabat evleri burada imiş çünkü. Dolaşıp resim çekerken balkondan bize seslenen bir beyle laflamaya başladık. Kendisi de eskiden bisiklete binermiş, hatta bir ara bisikletçi dükkanı varmış, ama sonra motora merak sarmış. Eski Akçaabat'lı bir denizci. Kendini yetiştirmiş, lafı-sözü dinlenir efendi bir insan. Bizi evine davet etti, balkonda manzaraya karşı kahve eşliğinde bir saat kadar lafladık. Ayrılırken tanıştık, adı Gürol Bey.
Yolculuğun gerisi olaysız geçti ve saat 15:30 gibi Trabzon'a vardık. Enis'in "Karadeniz Rehberi" kitabında "Tek yıldızlı fakat çok kaliteli" olarak geçen Horon Oteli'ne telefon ederek yerini öğrendik. Oraya gitmek de bir yarım saat aldı. Fakat otel bu arada üç yıldızlı olmuş ve fiyatı da tabii ki ona göre. İkinci bir otelleri daha varmış, Yeni Hora Oteli. Bizi oraya yolladılar. İki yıldız ama daha hesaplı ve gayet de konforlu. Odalarımıza yerleştikten sonra otel sorumlusuyla buradaki iki günü nasıl geçireceğimizi planladık. Yarın Uzungöl'e, çarşamba da Sümela Manastırına giden araçlarda yer ayarladık.
Biraz odalarda pinekledikten sonra Enis'le yemeğe çıktık, biraz etrafı gezdik ve odalara çekildik. Mahir Bey'i arayıp turumuzun bittiğini söyledim, ilgisine teşekkür ettim.
Eve döndükten bir hafta kadar sonra televizyonda, kaldığımız otelin fuhuş nedeniyle basıldığı haberini izledim. Hiç farkında değilim, meğer ortalık (çoğu Rus) kadın kaynıyormuş. Ucuz fiyatın ve televizyondaki kanalların nedeni de böylelikle ortaya çıkmış oldu. İyi yırtmışız... :)
Yapılan yol: 77 km, yolculuk süresi: 4:12 h, ortalama hız: 18 km/h, max hız: 45 km/h
Today's ride: 77 km (48 miles)
Total: 671 km (417 miles)
Rate this entry's writing | Heart | 0 |
Comment on this entry | Comment | 0 |