August 16, 1999
10. gün: Sinop - Gerze
Sabah ihtiyaten "Yağmur Modu"nu terketmedim. Bu nedenle bugün de hiç fotoğraf çekemedim. Otelden çıkarken genç bir İngilizle lafladık. Sonra kahvaltıda tekrar karşılaştık. Adam ayranı balla karıştırıp içiyor. Böğğkkk!...
Yola çıktım ama karşıdan da kara bulutlar geliyor. 15 km kadar otelcinin tarif ettiği yan yoldan gittikten sonra anayola çıktım. Niyetim yine 60 km kadar gittikten sonra kalacak yer aramak. Sinop'ta söylediklerine göre ya 40 km gidip Gerze'de kalmalıymışım ya da 80 km gidip Yakakent'te. 20. kilometreye gelirken nihayet yağmur başladı. Önce çiseliyordu, sonra indirdi. Hemen cici yağmurluğumu çektim fakat hızım çok kesildi. Bir kere kukuletadan dolayı arkadan gelen araçları duymam zor oluyor, ayrıca aynam ıslandığından geriyi göremiyorum. Ben de sürekli olarak yol kenarındaki toprak bankette gitmeye başladım. Hem yorucu oluyor hem de yavaş. Derken yağmur dindi, güneş açtı. Ben de yağmurluğu çıkarttım. Daha 500 m gitmeden yine indirdi. Haydi yine yağmurluk giyildi :(
Bir süre sonra yağmur gerçekten kesildi, yol kurudu. Ben de doğru dürüst yol alır oldum. Genelde yokuşsuz ve geniş bir yol. Fakat dünkü 100 km kendini hissettiriyor. En iyisi Gerze'de kalmak dedim ve 40 km'de bugünkü yolu bitirdim.
Gerze'de de YKB bulamayınca Muzaffer'i aradım. Bafra'da varmış. Önce bir otel bulup yerleştim. Sonra bir otobüse atlayıp Bafra'ya gittim. Yolda Türkeli'de karşılaştığım karavanlı grubu solladık. Bafra'da yol kenarında Muzaffer'i beklerken önümden geçmelerini ve bir merhaba demeyi umdum fakat gelmediler. Muzaffer'le buluştuk, eşinin eczanesinde oturduk, yemek yedik. Sonra da nihayet YKB'den para çekebildim. Daha sonra da akşam 18:30 gibi Gerze'ye geri döndüm.
Otelin önüne geldiğimde resepsiyona emanet ettiğim bisikletimin kapının önüne atılmış olduğunu gördüm. Otel sahibi beyefendinin hoşuna gitmemiş. Neymiş, "Kendi yirmi milyarlık arabası da sokakta duruyormuş". Biraz tartışma sonunda sanki dünyaları bağışlıyorlarmış gibi bir edayla bodruma koymayı lutfen kabul ettiler.
Otobüsle giderken Gerze'de kalmakla çok doğru bir iş yapmış olduğumu anladım. Gerze-Yakakent arası dünkü yorgunlukla alınmayacak kadar zor bir yolmuş. Fakat sonra Bafra'ya kadar dümdüz.
Yarın Bafra'ya kadar 90 km yolum var. Muzaffer bana santralin misafirhanesinde yer ayarlamış. Ali Çetinkaya köprüsünün başında arabayla bekleyip beni santrale kadar götürecek. Anayoldan santrale kadar 25 km orman yolu varmış. Herhalde 90 km'nin üstüne bir de onu gidemem. Ama sonraki sabah iniş zevkli olacak.
Çarşamba da Samsun'a varırsam bu iş biter. Eczaneden Denizyolları acentesini aradık. Perşembe sabahı saat 10:00'da İstanbul'a feribot varmış. Yakalarsam onunla döneceğim. Güzel bir final olacak. Aksi halde otobüsle dönmem gerekecek ki, bisikleti bagaja koymaktan hala çekiniyorum. Bir de trenle Ankara, oradan yine trenle İstanbul olasılığını düşünüyordum ama Muzaffer'in eşi trenin Samsun'dan Ankara'ya iki günde gittiğini söyleyince vazgeçtim. Üstelik direkt tren yokmuş, bir sürü aktarma yapmak gerekiyormuş.
Hakkı iki kere aradı. İlkinde Bafra'dan otobüse binmek üzereydim, ikincisinde de otelde. Geçtiğim yollar büyük olasılıkla ona ağır gelecekti. Gelmemekle isabet etmiş. Kendisine söyledim, o da kabul etti.
Heart | 0 | Comment | 0 | Link |
Gerze şirin bir yer. 1956 yılında büyük bir yangın geçirerek neredeyse tamamen yok olmuş. O zaman devlet tarafından yapılan ve İstanbul'daki Akaretler'i andıran sıra sıra yangın evleri hala kullanılıyor. Ayrıca bir sürü de Safranbolu tarzı eski ev gördüm. Gelip gezmeye değer.
Yapılan yol: 40 km, yolculuk süresi: 2:46 h, ortalama hız: 15 km/h, max hız: 52 km/h
Today's ride: 40 km (25 miles)
Total: 600 km (373 miles)
Rate this entry's writing | Heart | 0 |
Comment on this entry | Comment | 0 |