June 29, 2019
4. gün: İznik - Yalova - Küçükyalı (İznik Gölü güney kıyısı)
Sabah kalktığımda hava çok güzeldi. Gölün üzerindeki pus kalkmış, karşı taraf pırıl pırıl görünüyordu. Sevindim ama yine de pek güvenemedim. Kahvaltıyı falan boş verip saat yedi buçuk olmadan yola çıktım. Bir an önce Yalova'ya varayım, gerisi kolay.
Gölün kuzey yolu daha güzel. Tırmanış yok. Trafik daha fazla ama rahatsız etmiyor. Tempolu olarak Boyalıca'ya varıp bir çay molası verdim. Fazla oyalanmadan yola devam ettim. Başka yerde de durmadım.
Yağmur korkusundan kahvaltı falan etmeden yola çıkıp bir de hızlı gidince Orhangazi'ye istediğimden çok daha erken varmış oldum. Saat daha ona çeyrek vardı. Aslında niyetim sabah İznik'de oyalanmak, sallanarak gelmek, yemeği Cıhan'ın köftecisi Şemsi Usta'da yemek ve hiç acele etmeden akşama doğru Yalova'da olmaktı. Erken gelince tabii köfte falan yalan oldu. Bir yerde kır pidesi bulup hem kahvaltı, hem öğle yemeği niyetine karnımı doyurdum. Sonra da parkta bir çay içip 10:30 gibi de tekrar yola çıktım.
Heart | 0 | Comment | 0 | Link |
Orhangazi çıkışındaki yokuşa yaklaşırken karşıda küçük fakat kapkara bir bulut belirdi. Arkası açık görünüyordu. Belki üstümüzden geçip gider umuduyla yola devam ettim ama tam tırmanışa geçtiğimde yağmur başladı. Durup yağmurluğu giyene kadar bayağı ıslandım. Sonra iyice indirince yol kenarındaki bir tamircinin sundurmasının altına kaçtım ve yağmurun geçmesini bekledim. 15-20 dakika sonra yağış kesildi. Hava da açtı.
Benim kırk yıllık eflatun yağmurluk artık suyu tutmuyor. Sırılsıklam oldu, ben de çıkarttım, yoksa beni daha da ıslatacaktı. Islak tişörtle yokuşu tırmandım. Hava sıcak, rüzgar da yok, ıslaklık hiç rahatsız etmedi ve yolda biraz kurudu. Yokuşun sonuna doğru bir benzin istasyonunun girişinde biraz dinlenmek için durdum. İstasyonun köpekleri yanıma geldi. Niyetleri kötü değil, oynamak istiyorlar ama ben havamda değilim. Durdum, biraz kafalarını sevdim iyice şımardılar. "Haydi gidin" diyorum biraz uzaklaşıyorlar, ben hareket edince yine önüme çıkıyorlar. Sonunda pompacının çağırmasıyla beni bıraktılar da yola dönebildim.
Çıkış bitip de inişe geçerken durup sarı reflektörlü yeleğimi giyiyorum. Hem iniş rüzgarını keser, ıslak tişörtle üşümem, hem de biraz daha görünür olurum. İyi de oldu, gerçekten de rüzgarı bayağı kesti. Yalova'ya kadar uzun bir iniş var. Biraz virajlı ama emniyet şeridi geniş. Ayrıca bu taraflara yağmur yağmamış, yerler kuru. Onun için yokuşu rahatça ve hızla inebildim. Telaş etmeyip İznik'de ya da Orhangazi'de biraz oyalansaydım, belki de hiç ıslanmayacaktım. Nereden bileceksin ki..
İnişin sonunda karşı şeritte bir tandem üzerinde biri kadın biri erkek iki turcu gördüm. Yavaş yavaş tırmanmaya başlıyorlardı. Selamlaşıp geçtik. Sanırım yabancılardı ama emin değilim. Sonuç olarak beni de her yerde "turiz" sanmıyorlar mı?
Sonunda öğle üzeri Yalova'da oldum. Burası da, -görülebildiği kadarıyla- karşı taraf da, az bulutlu ve kuru görünüyor. 5 dakikalık yağmur bula bula beni buldu anasını satayım.
Saat 13:00 feribotuna bindim, 13:45 gibi Pendik'e, 14:30 gibi de eve vardım ve bu turu da tamamlamış oldum.
Çok uzun süredir iki gün üst üste bisiklete binmemiş olduğum için aslında yola çıkarken biraz tedirgindim. Yaş kemale erdi, acaba yol ağır mı gelecek diye korkuyordum. Hiç korktuğum gibi olmadı, yolda zorlanmadım. Öte yandan, üzülerek, eski heyecanımı kaybetmiş olduğumu farkettim. Normalde yola çıkarken içim içime sığmazdı, bu defa aynı duyguyu yaşamadım. Belki önceden gördüğüm yerlere tekrar gittiğim içindir diyorum...
Yapılan yol: 83 km, yolculuk süresi: 4:01 h, ortalama hız: 21 km/h, max hız: 54 km/h
Today's ride: 83 km (52 miles)
Total: 259 km (161 miles)
Rate this entry's writing | Heart | 1 |
Comment on this entry | Comment | 0 |