June 27, 2019
2. gün: Armutlu - Gemlik
Sabah erken kalkıp dün aldığım muzlardan birini kahvaltı niyetine götürdüm. 07:30 gibi otelden çıkıp yola düştüm. Geçen gelişimde Armutlu'dan çıkmak için geldiğim yolu geri tırmanmam gerekmişti. Yolu sordum, sahilde bir kaç kilometre gittikten sonra anayola bağlanmak mümkünmüş. Ben de öyle yaptım. İyi de yapmışım, deniz kenarını takip eden sakin bir yoldan uzun süre gittim. Armutlu gerçekten çok büyümüş ve yayılmış. Sabah erken olduğu için ortalık tenha ve sessiz. Bir süre sonra hafif bir meyili tırmanarak anayola çıktım.
Yolda giderken bisikletten alışık olmadığım bir sesler gelmeye başladı. Özellikle sarsıldığında bir yerlerde metal metale vuruyordu. Korktum doğrusu. Durup kontrol etmeye başladım. Çantalar içeri doğru esneyip tekerleğe değmesin diye taktığım U şeklindeki aluminyum parça gevşemiş, ses ondan geliyormuş. Çantamdaki Siemens hatırası küçük tornavida sayesinde çabucak hallettim.
Az sonra Kapaklı Köyüne vardım. Deniz kenarına kadar inip Yılmaz Çay Bahçesi'ne oturdum. Çaycı ortalığı süpürüyordu. Akşamki rüzgar bütün bahçeyi yaprak içinde bırakmış. "Ne kadar temizlesem hemen yine pisleniyor" diye şikayet ediyordu. Doğrudur, bahçe duvarları anafor yaratıyor ve rüzgarın taşıdığı toz toprak bu siklon etkisi nedeniyle bahçeye birikiyor. Aynı torbasız elektrik süpürgelerindeki gibi.
Çay bahçesinde yarım saat kadar oyalanıp çayımı içtim ve tekrar yola revan oldum. Yol genelde yüksekten ve kısa iniş-çıkışlarla devam ediyor. Yokuşlardan çok karşıdan gelen sert rüzgar yoruyor. Aslında hava çok sıcak olduğu için rüzgardan şikayet etmeye hiç hakkım yok, serinletiyor çünkü. Karşıdan gelen iki ayrı bisikletliye rastladım. Turcu değiller, sanırım antrenman yapıyorlardı. Selamlaşıp geçtik. Artık Bursa İli sınırları içindeyim. Gemlik'e de pek bir şey kalmadı.
Heart | 1 | Comment | 0 | Link |
Yarım saat kadar sonra Narlı'daydım. Bir çay da orada içtim. Midemde çay ağacı çıkacak ama yolculuğun keyfi de bu tür molalarla çıkıyor. Daha sonra Karacaali ve Kumla'ya girmeden yola devam ettim ve öğle üzeri Gemlik'e vardım. Şehrin batı girişi hatırladığım gibi yine dimdik bir iniş ve bütün sahili kaplayan güzel parka çıkıyor. Üstü kapalı, içinde bank ve masa olan dinlenme yerleri yapmışlar. Birinde oturup manzaranın tadını çıkarttım.
Sonra şehri boydan boya geçip biraz hatırlamaya çalıştım. Burası da bayağı değişmiş tabii. Sonunda Kebapçıoğlu Pide Salonu'nda güzel bir pideyle karnımı doyurdum ve garsonun tavsiye ettiği üç yıldızlı Paşa Hotel'e yerleştim. Önce 150 TL fiyat çektiler ama garsonun tembihlediği gibi "Beni Kebapçıoğlu'dan gönderdiler" deyince fiyat hemen 130'a düştü (pide beleşe gelmiş oldu). Otel çok güzel, merkezi yerde ve temiz. Tek sorunum bisikleti beşinci kattaki odaya çıkaramamak. Mecburen çantaları söküp bisikleti lobide bir yere bıraktım. Allahtan çantalar kolay sökülüp takılıyor.
Hava hala çok sıcak olduğu için yine geç saate kadar odada klima altında pinekledim. Biraz televizyonu kurcaladım ama seyredecek bir şey yok. Sonra çıkıp ara sokakları gezdim, kordon boyunca dolaştım, biraz fotoğraf falan çektim. Telefonun kamerasına güvenmeyip eşimin makinasını da yanıma almıştım ama her çıkışımda otelde unuttuğum için doğrusu pek kullanmadım. Telefonla idare etmek zorunda kaldım.
Sonunda lezzetli bir dürümle karnımı doyurdum ve fazla geç olmadan yatıp uyudum.
Yapılan yol: 43 km, yolculuk süresi: 2:43 h, ortalama hız: 16 km/h, max hız: 50 km/h
Today's ride: 43 km (27 miles)
Total: 120 km (75 miles)
Rate this entry's writing | Heart | 0 |
Comment on this entry | Comment | 0 |