April 14, 2004
5. gün: Lüleburgaz - Kırklareli
Sabah 7:00 gibi uyanıp toparlandık ve 7:30'da otelden ayrılıp Necati Bey'in akşamdan tarif ettiği yeri bulup yağlı-ballı güzel bir kahvaltı ettik. Sonra da Fikret Albay'ı almaya orduevine gittik. Kolordu komutanını uğurlama töreni vardı, bir kenara çekilip izledik. Sonra Fikret Albay'la beraber Necati Bey'i bulduk. Hava tahmini hem Lüleburgaz, hem Kırklareli, hem de Edirne'yi yağmurlu gösteriyordu öte yandan masmavi gökyüzünde tek bulut görünmüyordu. Biz de bu görüntüye kanıp hızla Kırklareli'ye gitmeye ve duruma göre ne yapacağımızı orada belirlemeye karar verdik. Pırıl pırıl ve serin sabah havasında yola çıktığımızda saat yeni 8:00 olmuştu.
Heart | 0 | Comment | 0 | Link |
Alaattin Bey ve ben bu taraflara ilk defa geldiğimiz için yolları bilmiyorduk. Fikret Albay ise her yeri karış karış tanıyordu. Hamitabat üzerinden giden yolu seçti. Hamitabat Termik Santrali'nin önüne doğru biraz tırmandık, santrali geçince de yol tekrar alçaldı. Sonrası da çok güzel düz bir yol. Saat 10'a doğru Hamitabat'a varıp biraz dinlendik ve yola koyulduk. Yarım saat kadar sonra hava bulutlandı ve güzelim güneş kayboldu. Onbirde karşımızda kara bulutlar belirdi, bir yarım saat kadar sonra da hafiften yağmur başladı. Açık arazide dümdüz yolda hızla ilerlerken çevreye bakınıyordum. Her iki yanımızda da birkaç km uzakta bulutlar yere inmiş ve altlarından püsküller sarkıyormuş gibi görünüyordu. Oraların sağanak altında olduğu belliydi. Saat tam 12:00'yi gösterirken Kızılcıkderesi köyüne vardık. Bisikletleri bir sundurmanın altına dikip kendimizi de kahveye attık. Daha beş dakika geçmeden tufan gibi yağmur indirdi. Biz de kahvede iki saatten fazla oturup yağmurun geçmesini bekledik. Bu arada da pek çok dost edindik. Yöre halkı çok konuksever ve konuşkan. Sonunda hava açtı ve saat 14:10'da tekrar yola koyulduk. Fakat bu arada hava çok soğumuştu. Tayt-kazak-tişört artık ne varsa üst üste giyinmek zorunda kaldık.
Hava Kırklareli'ye rahatça varmamıza izin verdi. Necati Bey geçen defa geldiğinde tanışmış olduğu bisiklet meraklılarını bulmaya çalıştı ve sonunda Erman Teknik'in adresini aldı. Metin Erman bisikletçi, Barbaros Erman dikiş makinası servisi sahibi iki kardeş. Metin sıkı bir bisiklet meraklısı ve Bis 39 adlı bisiklet grubunun kurucusu (39 Kırklareli'nin trafik plaka kodu). Yaz-kış her hafta çevre turları düzenliyorlar ve en kötü havada bile 10-15 kişiden aşağı düşmüyorlarmış. Erman Kardeşlerin büyükbabası Kırklareli'de bisikletin öncülerinden. 1933'te Cumhuriyet'in 10. yılı kutlamaları çerçevesinde bir grup izci olarak 750 km'lik bir Marmara bisiklet turu yapmışlar. O günleri anlatan pek çok dergi, gazete ve fotoğraf Erman Kardeşler'in arşivinde bulunuyor ve gözleri gibi saklıyorlar (1930'lu yıllardan kalma gazetelerden birinin spor sayfasında şöyle bir başlık gördük: "Beşiktaş 7 - Fenerbahçe 1". Eh, konumuz bu değil ama değinmeden de geçemedim işte...).
Bir de yine bisiklet aşığı emekli öğretmen Koraltan Saygın Bey'le tanıştık. Öğretmen evinde yer yoktu, bizi uygun bir otele götürüp bıraktılar. Fikret Albay orduevine gitti. Otelde bisiklet koyacak yer yoktu. Biz de bisikletleri otel kapısı kapanana (yani geceyarısına) kadar kapının önünde bırakmak zorunda kaldık. Kilitledik falan ama aklımız da orada kaldı doğrusu. Bu arada yağmur yine çiselemeye başlamıştı. Hafif yağmur altında bir köfteci bulduk. Tam yemeğe başlamıştık ki şiddetli bir dolu indirdi ve ortalık bir anda kar yağmış gibi bembeyaz oluverdi. Bu doluya bisiklet üzerinde yakalanmadığımıza şükrettik. Kasklar kafayı korur muydu acaba?...
Yemekten sonra bir süre öğretmen evinde oturduk, derken Metin Bey'le Koraltan Bey de geldiler, onlarla da uzun uzun sohbet ettik. Metin Bey Bis 39 grubunun etkinliklerinin fotoğraflarını içeren bir CD verdi. Sonra da otele dönüp yattık.
Yapılan yol: 52 km, yolculuk süresi: 3:13 h, ortalama hız: 16 km/h,max hız: 58 km/h
Today's ride: 52 km (32 miles)
Total: 324 km (201 miles)
Rate this entry's writing | Heart | 0 |
Comment on this entry | Comment | 0 |