April 12, 2004
3. gün: Saray - Lüleburgaz
Sabaha kadar uyuyamadım. Akşam yediğim çorbadan midem kavruluyordu. Ayda-yılda bir kullandığım Talcid'i yanıma almayı unuttuğum için kendime kıza kıza sabaha kadar bir sağa bir sola döndüm durdum.
Saat 7:00 gibi ayaklandık, giyinip aşağı indik. Bu defa da otelci meydanda yok ve bizim bisikletler bodrumda kilitli vaziyette. Aynı olay bir de Görele'de başıma gelmişti... Neyse, bu defa otelci uzatmadan geldi de biz de yola çıkabildik. Fikret Albay'ın da orduevinden gelip bize katılmasıyla takım tamamlandı ve saat 8:20'de yola koyulduk. Kahvaltı olarak saat 9:00 gibi Çakıllı köyünde Alaattin Bey'in eşinin bize yolluk olarak hazırladığı nefis keki götürdük. Bu arada Necati Bey televizyonda havanın bozacağını duymuş. Gerçekten de kuvvetli bir rüzgar üzerimize kara bulutlar getiriyor. Yağar mı yağmaz mı derken saat 10:00'da Vize'ye vardık. Saray'dan ayrılalı 21 km olmuştu. Yarım saat kadar kahvede oyalandık sonra yola çıktık.
Dün ve bugün geçtiğimiz yollar genelde dar, emniyet şeridi yok ve yüzeyi bozuk. Lastikler de sert olduğu için çok sarsıyor. Öte yandan trafik yok denecek kadar az ve hiç rahatsız etmiyor. Yanımızdan geçen tek-tük taşıtlar genelde çok açıktan solluyorlar ve çoğu selam veriyor. Dün pek çok motosikletli görmüş ve selamlaşmıştık, bugün hiç rastlamadık. Bir de dünkü yollar daha iniş-çıkış ama bugünkü yolumuz daha düzdü. Çevremiz ufka kadar yemyeşil tarlalar. Araziyi seyrederken hep aklıma lisedeki coğrafya hocamız Melahat Hanım (Tante derdik) geldi. "Peneplen" deyimini ondan öğrenmiştik. Hafif dalgalarla alçalıp yükselen arazi biçimine böyle dendiğini ve yurdumuzda da Trakya Bölgesi'nde görüldüğünü kafamıza vura vura belletmişti...
Heart | 0 | Comment | 0 | Link |
Vize'den ayrıldıktan sonra tamamen kara bulutlara doğru gitmeye başladık. Ayrıca kuvvetli bir rüzgar yol almamıza engel oluyordu. Derken güneş kayboldu ve saat 10:30 sularında yağmur çiselemeye başladı. Ben yol kenarında terkedilmiş bir ev bulup bisiklete yağmur naylonunu taktım. Alaattin Bey beni beklemiş, ötekiler ilerideki ilk köyde mola vermek üzere yola devam etmişler. Sonunda 23 km ötede Çövenli köyünde buluştuk. Biraz dinlendik, sohbet ettik ve yine içtiklerimizin parasını veremeden ayrıldık.
Saat 13:00'e doğru Saray'dan 45 km uzaklıktaki Ahmetbey'e vardık. Necati Bey Lüleburgaz'da yaşayan yeğeni Cahit'i arayarak geldiğimizi haber verdi. Cahit'lerin evinde öğle yemeğine davet edildik. Ahmetbey'den de çay parası veremeden ayrıldık. Yağmur kah duruyor kah başlıyor, rüzgar devamlı karşımızdan esiyordu. Saat üç sularında karşımızdan gelen bir bisikletli gördük. Cahit bizi karşılamaya gelmiş. Geri kalan son 3-4 km yolu beraberce alarak evlerine vardık.
Cahit Son derece kibar, sevimli ve efendi bir genç. TÜ Lüleburgaz Meslek Yüksek Okulu'nda öğretmenlik ve yöneticilik yapıyor. O da bisiklet meraklısı fakat henüz uzun tura çıkma fırsatı bulamamış. Lüleburgaz çevresinde 80-100 km tutan günlük geziler yapıyormuş. 3 yaşlarında çok şeker bir oğlu var.
Bizi nefis bir sofraya oturttu, patlayıncaya kadar yedirdi. Yoldan gelmiş dört aç adamı doyurmak kolay değil ama Cahit bunu becerdi... Yemekten sonra Fikret Albay'ın bisikletindeki vites sorununa baktırmak için bisikletçiye gittik. Bisikletçi Hakan efendi, bilgili ve temiz bir genç. Zincirin fazla uzun olduğunu söyledi ve kısaltarak sorunu giderdi. Fikret Albay'ın bisikleti de turun sonuna kadar bir daha sorun çıkartmadı.
Fikret Albay çok yorulduğu için Lüleburgaz'da fazladan bir gün kalmak istedi. Biz de öyle yapacağız. Necati Bey Cahit'te kalıyor, biz Alaattin Bey'le öğretmen evine yerleştik.
TV'de hava tahmini olumlu. Burada bir gün kaybetmiş olacağız, yazık...
Yapılan yol: 70 km, yolculuk süresi: 4:04 h, ortalama hız: 15 km/h,max hız: 35 km/h
Today's ride: 70 km (43 miles)
Total: 257 km (160 miles)
Rate this entry's writing | Heart | 0 |
Comment on this entry | Comment | 0 |